Ekibimiz ağırlıklı olarak psikodinamik yönelimle, yani psikanalitik kuramı temel alarak çalışan uzmanlardan oluşmaktadır. Ancak her terapistin kendi donanımı ve deneyimine göre çalışmalarına entegre ettiği farklı psikoterapi yaklaşımları vardır. Bunlar arasında sistemik aile terapisi, mentalizasyon-temelli psikoterapi, regülasyon odaklı psikoterapi vb gibi yaklaşımlar bulunur. Bu entegratif yaklaşım, danışanın ihtiyacına uygun olacak şekilde özelleştirilmiş bir hizmet almasını mümkün kılar.
Psikoterapinin süresi danışanın başvuru nedenine ve ihtiyacına göre değişmektedir. Çalışmalarımızın odağında yalnızca semptomu gidermek değil, danışanın bu semptomu ortaya çıkaran temel nedenleri keşfetmesine ve bu nedenler üzerinde çalışabilmesine olanak sağlayacak desteği danışana sunmak vardır. Semptomu ortaya çıkaran ruhsal ve ilişkisel nedenler üzerinde derinlemesine çalışabilmek için psikoterapi çalışmalarımızı genellikle uzun soluklu ve ucu açık olacak şekilde planlar, bir zaman kısıtı koymayız. Ancak ihtiyaca göre bazı durumlarda daha kısa süreli ve çözüm odaklı süreçler de planlanabilmektedir. Seanslar genellikle haftada bir veya iki defa gerçekleşir ve çift terapisi seansları hariç her seans 45 dakika sürer. Psikoterapinin muhtemel süresi ve görüşme sıklığı, ilk değerlendirme seanslarının ardından kararlaştırılır ve danışan ile paylaşılır.
Çocuğun yaşı ve başvuru nedenine bağlı olarak ilk seans ya yalnızca ebeveyn/ebeveynler ile, ya da ebeveyn/ebeveynler ve çocuğun birlikte katılacağı bir aile seansı olarak gerçekleşir. Bu seansta başvuru nedeni, çocuğun gelişim öyküsü ve aile yaşantıları hakkında bilgi alınır. Ardından ihtiyaca bağlı olarak çocuk ile ve ebeveynler ile ayrı ayrı seanslar, ve ebeveyn ile çocuğun birlikte katılacakları ek değerlendirme seansları planlanır. Gerekli görüldüğü takdirde projektif çizim değerlendirmesi, Rorschach ve CAT/TAT projektif algı testleri, WISC-4 zeka testi, ebeveyn-çocuk bağlanma ve etkileşim değerlendirmesi gibi değerlendirmeler uygulanır. Bunların sonucunda aileye bir geribildirim sunulur ve gerekli görüldüğü takdirde psikoterapi süreci planlanır. Değerlendirme seansları ihtiyaca göre genellikle toplam 3-7 seans arası sürer.
Değerlendirme sürecinin ardından yapılan geribildirim seansında sürecin nasıl ve kimlerle ilerleyeceğine karar verilir. Genellikle 12 yaş ve altındaki çocukların psikoterapi süreçlerine ebeveynler de dahil edilir. Bu durumda genellikle haftada 1-2 defa çocuk ile psikoterapi seansı yapılırken, 4-5 haftada bir ebeveynler ile ebeveyn danışmanlığı seansları yapılır. Bazı durumlarda ebeveyn görüşmeleri daha sık aralıklarla gerçekleştirilebilir. 12 yaş ve üzeri gençler ile yapılan çalışmalarda ise süreç ağırlıklı olarak genç danışan ile yürütülür. Ebeveynlerin sürece dahil olmasına ihtiyaç duyulan durumlarda kendisinin de katılacağı aile seansları planlanabilir. Ancak bazı özel durumlarda genç danışanın rızası alınarak ebeveynler ile yalnız da görüşülebilir.
Bu sorunun yanıtı çocuğun yaşına ve başvuru nedenine bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Ancak her yaş ve durum için geçerli olabilecek önemli bir nokta, çocuğa gerçeğe aykırı bir açıklama yapılmamasıdır. Uzmanı "bir arkadaş, öğretmen, doktor" olarak tanıtmak ya da gerçeğe aykırı bir başvuru nedeni belirtmek, çocuk-terapist ve çocuk-ebeveyn arasındaki güven ilişkisini zedeleyebileceği için uygun değildir. Çocuğun yaşına ve başvuru nedenine uygun olarak daha basitleştirilebilecek ya da detaylandırılabilecek bir açıklama özünde şöyle olabilir: "Son zamanlarda ... konusunda biraz zorlanıyoruz / zorlandığının farkındayız. Çocuklar ve anne-babalar bazen bu zorlukları yaşayabiliyorlar ve bunları yaşadıklarında onlara yardımcı olmak için çalışan uzmanlar var. Biz de hep birlikte bu konuda yardım almak için öyle bir uzmanla tanışmaya gideceğiz. Bu sayede hem birbirimizi daha iyi anlayabiliriz / sana daha iyi destek olabiliriz, hem de bu zorluğun üstesinden gelip kendimizi daha iyi hissedebiliriz. Bu uzman çocuklarla ve anne-babalarla konuşarak, oyunlar oynayarak ve resimler yaparak onlara yardımcı olan birisi. Benim de bildiklerim bu kadar, merak ettiğimiz diğer şeyleri ona sorabiliriz."
Uyguladığımız değerlendirmeler projektif, gelişimsel ve ilişkisel olarak üçe ayrılabilir. Projektif değerlendirmeler, danışanın ruhsal dünyasını, yani duygularını, düşüncelerini, kendini ve dünyayı algılayış biçimini daha iyi anlamamıza ve yaşadığı zorluğun altında yatan potansiyel nedenleri belirlememize yardımcı olur. Gelişimsel değerlendirmeler, çocuk-ergenlerin bilişsel ve sosyal becerilerini değerlendirmemize, yaşının gerisinde veya ilerisinde olduğu noktalar varsa bunları tespit etmemize yardımcı olur. İlişkisel değerlendirmeler ise, çocuk-ebeveyn ilişkisi üzerinde çalıştığımız durumlarda aralarındaki bağlanmanın niteliği, yakınlık düzeyi, ilişkilenme tarzları ve diğer ilişkisel dinamikleri görmemize yardımcı olur. Uyguladığımız değerlendirmeler arasında projektif çizim değerlendirmesi, Rorschach ve CAT/TAT projektif algı testleri, WISC-4 zeka testi, Moxo Dikkat Testi, Marshack ebeveyn-çocuk etkileşim değerlendirmesi ve bağlanma değerlendirmeleri bulunur. Ancak değerlendirme sürecinin büyük kısmını kendi klinik gözlemlerimiz oluşturur, dolayısıyla psikoterapi süreci içerisinde değerlendirme araçlarını yalnızca ihtiyaç olduğunu düşündüğümüz durumlarda kullanırız.
Evet, yalnızca ebeveynlik ile ilgili konularda danışmak isteyen ebeveynler de ebeveyn danışmanlığı için başvurabilirler. Süreç içerisinde çocuğun değerlendirme ya da psikoterapiye ihtiyacı olduğu düşünülürse aile gerekli şekilde yönlendirilir.
Evet, aileler yalnızca çocuklarının ruhsal ve gelişimsel durumu ya da aile içi ilişkileri ile ilgili değerlendirme almak için başvurabilir. Değerlendirme sürecinde çocuğun ve/veya ailenin bir psikoterapi sürecine ihtiyacı olduğu düşünülürse aile gerekli şekilde yönlendirilir.
WISC-4 Zeka Testi ve Moxo Dikkat Testi, ruhsal değerlendirme ve psikoterapi sürecinden bağımsız olarak uygulanabilmektedir. Bu iki değerlendirme birbirinden bağımsız olarak uygulanabileceği gibi, birlikte uygulanarak daha etraflı bir değerlendirme sağlayabilir. Bu değerlendirmelerin sonucunda ortaya çıkacak olan tabloya göre çocuğa ayrıca Özgül Öğrenme Güçlüğü Bataryası uygulanması gerekli görülebilir. Bu durumda aile gerekli şekilde yönlendirilir.
WISC-4 için: Randevu oluşturulduktan sonra testi uygulayacak olan uzman kısa bir öngörüşme için ebeveyni arar ve testin uygulanma nedeni ve çocuğun durumu ile ilgili bilgiler alır. Testin uygulanmasının ardından yaklaşık iki hafta sonra ebeveynlere yönelik detaylı yönlendirmeler de içeren yazılı rapor ebeveynler ile paylaşılır. Ayrıca ebeveynler ile 45 dakikalık detaylı bir geribildirim seansı yapılır. Bu görüşmeler test ücretine dahildir.
Moxo için: Yalnızca Moxo testi uygulanacağı durumlarda ebeveyn ile bir ön görüşme yapılmaz. Testin uygulanmasının ardından bir gün içerisinde testin yazılı raporu ebeveynler ile paylaşılır ve gerekli görüldüğü takdirde ebeveynlere telefonda kısaca geribildirim sağlanır.
Farklı bir şehir veya ülkede yaşayan danışanlar ile psikoterapi ve danışmanlık süreçleri çevrimiçi olarak yürütülebilir. Ancak sürecin bu şekilde devam edebilmesi için danışanın yaşının, koşullarının, başvuru nedeninin ve ruhsal durumunun çevrimiçi çalışmaya uygun olması gerekir. Terapist tüm bu kriterlere göre çevrimiçi sürecin uygunluğunu değerlendirir. Çevrimiçi görüşmeyi uygun bulmadığı durumlarda danışanı bulunduğu şehirde çalışan bir terapist veya kuruma yönlendirebilir. Bunun dışında, rutinde yüz yüze yürütülen bir psikoterapi sürecinde de bazı seanslar çevrimiçi gerçekleşebilmektedir. Örneğin danışanın kısa bir süreliğine farklı bir şehirde/ülkede bulunacak olması, ya da danışanı fiziksel olarak kısıtlayabilecek başka nedenler söz konusu olduğunda seanslar geçici olarak çevrimiçi yapılabilir. Ancak bu durum her psikoterapi süreci için uygun olmayabilir. Çevrimiçi görüşmenin uygun olup olmadığı danışanın koşulları ve durumu göz önünde bulundurularak terapist tarafından değerlendirilir ve terapist-danışan arasında kararlaştırılır.
Yetişkin danışanlar için: Danışanın seanslarda paylaştığı tüm bilgiler, riskli durumlar haricinde, danışan ve uzman arasında kalır. Riskli olarak tanımlanan durumlar danışanın hayati tehlike altında olduğunun, kendisine veya bir başkasına zarar verdiğinin veya verme ihtimalinin söz konusu olduğunun tespit edildiği durumlardır. Bu durumlar tespit edildiğinde terapist bunu gerekli mercilere bildirmekle yükümlüdür.
Çocuk-ergen danışanlar için: Çocuk-ergen danışanların seanslarda paylaştığı bilgiler, riskli durumlar haricinde, danışanın rızası olmadıkça ebeveynlerine aktarılmaz. Terapist seanslarda aldığı bilgilerin ışığında, bu bilgileri ebeveynler ile açıkça paylaşmadan, ailenin ihtiyaçlarına yönelik bir çalışma planlar. Riskli olarak tanımlanan durumlar çocuk-ergenin kendisine ya da bir başkasına zarar vermesinin ya da verme ihtimalinin olmasının, veya şiddet, ihmal veya istismara maruz kalmasının söz konusu olduğu durumlardır. Bunlar tespit edildiğinde terapist bunu ebeveynlere ve gerekli mercilere bildirmekle yükümlüdür.
Bunların haricinde terapist, mesleki konsültasyon almak amacıyla, danışanın paylaştığı bilgileri danışanın kimliğini açığa çıkarmadan kendi süpervizörü ile terapist-süpervizör gizliliği çerçevesinde paylaşabilir.