Çocuğa Şefkatle Sınır Koymak
Çocuğunuza sınır koymak ile ilgili soru işaretlerinizi gidermeye yönelik hazırladığımız bu yazıda, çocuğunuza sınır koyarken şefkatli olabilmenize ve aranızdaki güveni korumanıza yardımcı olacak bir yaklaşımı anlatıyoruz. Ancak, bu yazıda yazılanları uygulamakta zorlanıyor veya uygulasanız da sonuç alamadığınızı görüyorsanız, mutlaka destek almanızı öneririz. Çocuklara şefkatle sınır koymak, çocuklar, aileler ve ebeveynlerle çalışırken sıklıkla odaklandığımız alanlardan biridir.
Çocuğa sınır koymak sert olmayı gerektirmez.
Birçoğumuz, kendi muhtemel çocukluk deneyimlerimizin de etkisi altında, çocuklara sınır koymanın sert, mesafeli, korkutucu olmayı gerektirdiği yanılgısına kapılırız. Bir kısım ebeveyn sınır koymak ile ilgili bu gibi yanılgılarından dolayı sert ve mesafeli bir duruş sergileyerek çocuklarını disipline etmeye çalışırken, bir kısım ebeveyn de yine bu yanılgılarından dolayı çocuklarına ve ilişkilerine zarar vermekten korkarak çocuklarına sınır koymaya çekinirler. Ancak her iki davranış biçimi de çocuğun ruh sağlığına ve aile içi ilişkilere farklı şekillerde zarar verir. Çocuğa şefkatle ve saygıyla yaklaşarak ve aradaki güven bağını koruyarak sınır koymak mümkündür.
Çocukların sınırlara ihtiyacı vardır.
Pek çok kişi çocukların sınırlardan hoşlanmadığını düşünebilir, ancak çocukların sınırlara ihtiyaçları vardır. Çünkü çocukların henüz etraflıca düşünüp plan yapabilmelerini, davranışlarını denetleyebilmelerini, anlık hazları erteleyip sorumluluklarını yerine getirmelerini, duygularını anlayıp uygun şekillerde ifade edebilmelerini sağlayacak kaynakları yetişkinlerinki kadar gelişmemiştir. Bu nedenle, konulması gereken sınırların konulmadığı çocuklar, istedikleri olurken mutlu gibi görünseler de, uzun vadede pek çok açıdan zarar görürler. Bir ebeveynin en önemli sorumluluklarından birisi çocuğu henüz kendi başına veremeyeceği kararlar ve henüz kendi becerileriyle ayarlayamayacağı durumlar ile bir başına bırakmamak, ona destek olmak için yanında olmaktır.
Yaygın kanının aksine, çocuğa sınır koymak, kriz, çatışma veya küslük demek değildir.
Çocuğa sınır koymamız gereken anlar çocuğun duygularını ve ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilmeniz için, çocuğun davranışlarını düzenleyebilme becerilerine destek olabilmeniz için ve aranızdaki ilişkiyi güçlendirmek için birer fırsat anlarıdır.
Aksine…
Çocuk sınır anlarının da şefkatli, sevgi dolu anlar olabileceğini, sınırların ilişkinin zedelenmesi anlamına gelmediğini ailesinde gördüğünde, ihtiyacı olduğunda kendisi de sınır koymakta zorlanmayacaktır.
Çocuğa Sınır Koymak İçin Temel Noktalar
- Sınırlar sadece çocuğun davranışlarına konulmalı, çocuğun duyguları, düşünceleri, kendini ifade etme ihtiyacı sınırlandırılmaya çalışılmamalıdır. Sınır konulurken çocuğu yargılamak, eleştirmek, reddetmek hatalı tutumlardır.
- Örneğin: “O tabak atmak için değil” denebilir. “Bunda kızacak bir şey yok” gibi duygularını reddedici ya da “ne biçim bir çocuk oldun sen” gibi yargılayıcı ifadeler kullanılmamalıdır..
- Sınır konulurken çocuğun duyguları ve ihtiyaçları duyulmalıdır. Duyulan ve anlaşılmış hisseden çocuk daha rahat sakinleşir ve konulan sınırlara uymaya daha meyilli olur.
- Örneğin: “Senin canın daha fazla yemek istemiyor, anladım. Ama o atmak için değil” denebilir.
- Sınır konulurken çocuk tehdit edilmemelidir. Tehdit altında hissetmek çocuğun stresinin yükselmesine ve kaç-savaş tepkileri vermesine, duygusal olarak dengede kalamamasına neden olur.
- Sınırlar sadece gerçekten gerekli olan durumlarda konulmalı, gereksiz yere çocuğu kısıtlamak ya da sürekli sınırlardan bahsetmek genel bir alışkanlık haline dönüşmemelidir. Sıklıkla sınırlandırıldığını ve kontrol edildiğini hisseden çocuk sınırları almamaya meyilli olabilir.
- Bazen çocuklar sadece duygularını ve ihtiyaçlarını ifade etmek isterlerken sınır-dışı hareketler yapacak gibi görünürler fakat yapmazlar. Bu anlarda sınır koymaya çalışmak yerine çocuk anlaşılmalıdır.
- Örneğin “bu yemeği istemiyorum, tabağı atacağım” diyen fakat tabağı atma girişiminde bulunmayan çocuğa sınırlar koymak yerine “senin canın gerçekten bu yemeği hiç istemiyor” denmesi daha doğrudur. Atma girişiminde bulunursa o zaman bu davranışa sınır konulmalıdır.
- Örneğin çocuk oyun oynarken sınır gerektirmeyen anlarda “bu renkle çiz, bunu şuraya koy, şöyle oynasana” gibi ifadelerle çocuk kontrol edilmeye çalışılmamalıdır. Bunun yerine “sen böyle çizmeye karar verdin” gibi ifadelerle çocuğa kontrolde olduğu hissettirilmelidir.
- Mümkün olduğunca konulan sınırın alternatifleri sunulmalıdır. Bu çocuğun duygusal olarak dengeye daha rahat gelebilmesine yardımcı olur. Bu çocuğun ihtiyaçlarının kısıtlanmamasını, anlaşılmış ve görülmüş hissetmesini sağlar.
- Örneğin, “hamur halıda oynamak için değil, ama şu tepsinin üzerinde oynayabilirsin”.
- Çoğu sınır-dışı davranışın altında anlaşılmayan, duyulmayan duygular ve ihtiyaçlar yatar. Çocuğun duygularını ve ihtiyaçlarını duymak genel bir alışkanlık haline geldikçe çocuk sınır-dışı hareketler yapmak yerine duygularını açıklıkla ifade etmeye ve sınırlara uymaya daha meyilli olur.
- Örneğin: “Sen istediğin oyuncağı alamadığın için gerçekten çok üzgün hissettin. Biraz ağlamaya ihtiyacın var, farkındayım” gibi ifadeler çocukların duygularını fark etmesine ve dile getirebilmesine yardımcı olur ve sınır-dışı davranışların önüne geçebilir.
- Sınır koyacak gibi görünmek fakat aksiyona geçmemek zaman içinde sınırlarınızın çocuğun gözünde kredi kaybetmesine neden olur.
- Örneğin: bir yerden çıkmak için son 5 dakikanız varsa, çocuğunuza defalarca “5 dakika sonra çıkacağız” deyip bir saat daha orada durmak doğru değildir. Çocuğunuzun ifadelerinize güvenebilmesi sınırlarınızı alabilmesi için önemlidir.
- Sınır konulması gereken anlarda mümkün olduğunca çocuğu fiziksel kapsama alanında tutmak, yani göz hizasına inmek, alıcı ve kapsayıcı bir bedenle yaklaşmak ve anlayışlı, duyarlı bir surat ifadesine sahip olmak çocuğu güvende hissettirir, sakinleşmesine ve sınırları daha iyi almasına yardımcı olabilir.
- Sınır konulması gereken anlar genellikle çocuğun gergin hissediyor olabileceği anlardır. Bu haldeyken çocuğun uzun cümleleri, açıklamaları, nedenleri anlayabilmesi beklenemez. Bu nedenle ifadeler sade, kısa ve net tutulmalıdır.
İşin özü…
Çocuğun sınırları dinleyebilmesi, alıcı olabilmesi ve uyumlu davranışlar sergileyebilmesi için güvende ve anlaşılmış hissetmesi önemlidir. Stres ve korku eşliğinde konulan sınırları içselleştirmek ve kendini denetlemeyi öğrenmek zordur. Çocuk ile açık bir iletişim, uyum ve işbirliği içerisinde kalabilmek istiyorsak, ihtiyaç duyduğu güveni çocuğa sağlamalıyız. Dolayısıyla anlayışlı, saygılı, duyarlı bir yaklaşım, çocuğun gelişimini destekleyecek sınırlar koyabilmenin önemli bir niteliğidir. Çocuğu korkutarak sınır koymak mümkündür, fakat bu durumlar çocuğun sınırları içselleştirmesini ve içinden gelen bir motivasyonla sınırlara uyabilmesini sağlamaz. Aksine, sadece korktuğu bir figürün bulunduğu durumlarda koşullandırılmış / ezberlenmiş bir davranış olur. Amacınız sadece çocuğun hatalı davranışlarını sınırlandırmak değil, çocuğun içinden gelen bir motivasyonla kendi davranışlarını düzenleyebileceği kaynaklarını geliştirmesini sağlamaktır.
Koşulsuzca sevilmek çocuğun güvende hissederek büyümesi için olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Bunun için çocuğun sınır-dışı/hatalı bir hareket yaptığı anda da hala sevildiğini, kabul gördüğünü, her ne yaparsa yapsın ebeveynlerinin gözünde sevilemeyecek ve değersiz biri durumuna düşmediğini, bu halleriyle ve ihtiyaçlarıyla da normal olduğunu bilmesi gerekir. Yani çocuk hem iyi gelişmiş hem de gelişime açık yanlarıyla, tüm istek ve arzularıyla, aydınlık ve zaman zaman karanlık yanlarıyla bir bütün olduğu ve bir bütün olarak sevilebileceğini hissetmelidir. Bu güveni hisseden çocuk kendini severek, kendine değer vererek ve gelişime açık yanlarını güvenle geliştirerek büyüyebilir.