Çocukluk Çağı Travmalarının Bedensel Etkileri

Çocukluk çağında maruz kalınan ihmal, fiziksel, duygusal ve cinsel istismar; ebeveynin kaybı, ayrılığı gibi ailevi olaylar ya da dış dünyada meydana gelen kazalar, doğal afetler ve göçler “çocukluk çağı travması” olarak adlandırılır. Travmalar çocuklar üzerinde, yetişkinlere göre daha fazla etki yaratırlar. Bazı travmatik olaylar çocuklar üzerindeki bedensel ve ruhsal etkilerini yetişkinlik döneminde de göstermeye devam edebilir. Bir önceki yazıda bahsettiğim çocukluk çağı travmalarının ruhsal etkilerine bu yazıda bedensel etkilerinden bahsederek devam ediyorum.

Beden ve ruh ilişkisi antik felsefenin ilk tartışılan konularından biri olmuştur. Aristoteles, Sokrates’in ve Platon’un düşüncelerine karşı çıkarak ruh ve bedenin tek parça olduğunu öne sürmüştür. Neredeyse iki bin yıl sonra Descartes ruh ve bedenin iki ayrı birim olduğunu, ruhun beden üzerinde bir yönetimi olduğunu söylemiştir. Günümüze geldiğimizde ise artık ruh sağlığı ile beden sağlığının karşılıklı, güçlü bir ilişki içinde olduklarını biliyoruz.

Travma gibi olumsuz duyguların çok yoğun bir şekilde deneyimlendiği durumlardan beden sağlığı da ciddi biçimde etkilenebiliyor. Travmaların çocuklar üzerindeki bedensel etkileri ise ruhsal etkileri gibi ileriki yaşlarda yaşanan travmalara kıyasla daha fazla oluyor. Çocuklar beyin gelişimlerini ve bedensel gelişimlerini sürdürdükleri için stresin biyolojik etkilerini daha yoğun ve kalıcı bir biçimde yaşıyorlar. Özellikle travmanın süresi ve yoğunluğu arttıkça, çocuğun çevresinden alabildiği destek azaldıkça strese bağlı hasar da artıyor. Peki nasıl oluyor da travmaya bağlı stres beden üzerinde bu kadar etkili oluyor?

  • Hormon seviyesindeki değişimler: Adrenalin ve kortizol birer stres hormonudur. Bir tehlikeyle karşılaştığınızda hayatta kalma mücadelesi verebilmeniz için kanı, beyni es geçerek büyük kas gruplarına yönlendirir. Böylelikle fiziksel olarak aksiyon almak için daha hazır hissedersiniz. Fakat adrenalin ve kortizol hormonlarının devamlı yüksek olması kalp ve damar sisteminizi zayıflatır, vücuttaki iltihabı arttırır ve bağışıklık sistemini zayıflatır. Erken çocukluk döneminde yaşanan bu hormonal değişimler uzun vadede, osteoporoz (kemik erimesi), multiple skleroz, depresyon gibi rahatsızlıklarla sonuçlanabilir.
  • Bağışıklık sistemindeki değişimler: Travmayla birlikte artan toksik stres bağışıklık sistemini zayıflatır ve vücuttaki iltihabı artırır. Zayıf bir bağışıklık sistemi ile kansere, kalp ve damar hastalıklarına, diyabete, viral enfeskiyonlara, otoimmün rahatsızlıklara ve alerjilere yakalanma riski artar.
  • Nörolojik değişimler: Beyin hücrelerimiz birbirlerine nöron ağları ile bağlıdır. Bu ağların sayısı çocuğun gelişimiyle birlikte artar ve yeni beceriler kazanmasına olanak sağlar. Erken çocukluk döneminde yaşanan devamlı bir travma çocuğun beyninde hayatta kalmaya yönelik nöron ağlarını güçlendirirken düşünmeyi kapsayan kısımları es geçer. Dolayısıyla devamlı travmaya maruz kalan çocuklar, ileriki yaşlarda zorluklarla baş etmede zorlanabilirler.
  • Epigenetik değişimler: Bazı çevresel olaylar ve deneyimler kişilerde var olan pasif genleri aktive edebilir ve genlerde bir dönüşüme sebep olabilir. Epigenetik araştırmacısı Dr. John Launer’a göre “uzun boylu ve özgüvenli olmanızı sağlayacak genlerle doğarsanız fakat besinsiz kaldığınız ve istismara uğradığınız bir çocukluk geçirirseniz bodur kalmış ve korku dolu bir yetişkine dönüşebilirsiniz”.

Çocukları travmaların beden sağlığı üzerindeki bu uzun vadeli olumsuz etkilerden korumak için öncelikli olarak ailelerin, mümkün değilse çevredeki yetişkinlerin çocukların ihtiyaçlarına karşı duyarlı olması, manevi ve sosyal desteği sağlaması ve gerekli durumlarda mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurması gerekiyor.


Kaynaklar:

https://www.mentalhealth.org.uk/a-to-z/p/physical-health-and-mental-health#:~:text=But%20when%20considering%20mental%20health,increased%20risk%20of%20some%20conditions.
https://plato.stanford.edu/entries/ancient-soul/
https://salud-america.org/4-ways-childhood-trauma-changes-childs-brain-body/
National Scientific Council on the Developing Child. (2005). Excessive stress disrupts the architecture of the developing brain. Working Paper No3.
Launer, J. (2016). Epigenetics for dummies. Postgraduate medical journal92(1085), 183-184.


Klinik psikolog Begüm Efeoğlu tarafından yazılmıştır.