Psikodinamik yaklaşıma göre çocuğun ortaya koyduğu tepkiler ve davranışlar ile ruhsal dünyası arasında daimi bir bağlantı vardır. Dolayısıyla çocuk, hem ortaya koyduğu uyumlu-uyumsuz davranışlar, hem de iç dünyasında yaşadığı olumlu-olumsuz duygu, düşünce ve istekler gibi içsel süreçleri ile birlikte bir bütün olarak ele alınır. Yani çocuğun psikolojik destek almasını gerektiren zorlayıcı duyguları ve/veya uyumsuz davranışlarının altında, açığa çıkarılıp çözümlenmeyi bekleyen bilinçdışı etkenler ve olgunlaşmaya ihtiyaç duyan savunma mekanizmaları olduğu düşünülür. Semptomlar benzer olsa bile, her çocuğun zorlayıcı duygu ve davranışlarını açıklayan nedenler çocuğun kendi öyküsüne özgüdür.
Çocuklarla yürütülen tüm psikoterapi süreçlerinde olduğu gibi, psikodinamik oyun terapisinde de çocuğun oyun dilini anlamak ve onunla oyun dünyasında buluşabilmek kritik önem taşır. Bunu sağlayabilmek için terapist, çocuğun olumlu-olumsuz tüm duygu ve düşüncelerini ortaya çıkabilmesini sağlayacak güvenli bir ilişkisel alan sağlar. Bunun yolu çocuğun ortaya koyduğu, iyisiyle kötüsüyle tüm ruhsal materyali kapsayabilmek, taşıyabilmek, ve gerektiğinde güven ilişkisini sürdürecek şekilde sınırlar koyabilmektir.
Bu kapsayıcı yaklaşım sayesinde çocuk, karşılaşmaktan endişe duyduğu ruhsal dünyasının zorlayıcı yanlarını ortaya koyabileceği terapötik alanı bulmuş olur. Bu alanda çocuk kendine has yollarla ruhsal dünyasını ortaya koymaya ve duygusal çatışmalarını çözümlemeye uğraşabilir; örneğin sadece oyuncakları dağıtarak bir oyun sahnesinin içine girmekten kaçınmak ya da aynı sahneyi tekrar tekrar canlandırmak bu yollardan yalnızca bazılarıdır. Terapist, çocuğun oyununu ve tepkilerini dikkatlice gözlemleyerek ona eşlik eder, gerekli yorumları yapar ve çocuğun ortaya koyduklarını fark etmesine, anlamlandırmasına ve çözümleyerek dönüştürmesine yardımcı olur.